Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
feminizm: kadın hakları savunuculuğu... feminizm çeşitli toplumsal teoriler, politik hareketler ve ahlaki felsefeler bütünüdür. kimi biçimlerde geçmiş ve şimdiki toplumsal ilişkiler eleştirilir. çoğu formlar cinsiyet ve cinselliğe ilişkin toplumsal inşa olduğuna inandıkları unsurları analiz etmeye odaklanmıştır. kimileri de cinsiyet eşitsizliği, kadın hakları, ilgileri ve kadın sorunlarını araştırmaya odaklanmıştır. feminist teori toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlar ve toplumsal cinsiyet politikaları, iktidar ilişkileri ve cinsellik üzerine odaklanır. feminist hareket içinde kadın ve erkeğin eşitliğini savunan gruplar olduğu gibi kadının biyolojik ve duygusal olarak erkeğe üstün ve erkeğin “tamamlanmamış kadın” olduğunu savunan radikal gruplar da yer almaktadır. feminizm genel olarak 1. dünya savaşı öncesi ve 1968 sonrası olarak iki kuşak olarak incelenir. modern anlamda felsefe ve hareket olarak feminizmin kökeni kadının eğitim hakkını savunan lady mary w.montagu ve m.de concorcet gibi düşünürlerin yer aldığı aydınlanma dönemi düşünüşünde görülmektedir. kadınlar için ilk bilimsel topluluk hollanda’da 1785’te kurulmuştur. ingiliz kadın yazar mary wollstonecraft’ın kadın haklarının müdafaası feminist yazın örneklerinden ilki sayılabilir. feminizm 19. yy.da kadınlara adaletsizliğin bilinç olarak belirmesiyle toplumsal hareket haline büründü. harekete feminizm adını takan kişi charles fourier’dir(1837). fourier, 1808’de kadın haklarının geliştirilmesini tüm toplumsal ilerlemenin genel prensibi olduğunu ileri sürmüştür. ilk kadın hakları toplantısı new york’ta 1848 yılında yapılmıştır. feminizm kadınlık bilincinin tarihselliğinin kazanılması için önemli bir fikirsel gelişimdir. 1966 yılında ulusal kadın örgütü kurulmuştur. ülkemizde de feminist hareket özellikle cumhuriyet’in kazanımlarıyla ve latife hanımın kişiliğiyle yer etmiştir. yakın dönemde türkiye feminizminin önemli yayın organı olan “pazartesi dergisi” yayım hayatını internet üzerinden sürdürme kararı aldı. bu bir anlamda, kadınlık bilincini, erkekten ayrı düşünmeyen toplum yapımızın sonucudur. ülkemizde tanınmış feminist yazarımız duygu asena’dır. farklı türde feminizmden bazıları: eşitlikçi formlar (eşitlikçi, bireyci, liberal), kadın merkezli formlar(kültürel, pop, radikal feminizm ve cinsiyet feminizmi), baskının ataerkillikten kaynaklandığını kabul edenler (anarko, radikal, fransız ve sex radikal feminizm), baskının kapitalist üretimden kaynaklandığını savunanlar (marksist ve sosyalist feministler), ayrımcılar (lezbiyenler ve ayrılıkçılar), batı-dışı (üçüncü dünya ve sömürge sonrası).
Tarih: 2016-03-02 01:55:58 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Feminizm Nedir
Toplumda kadının kısıtlı olduğuna inanılan ve yararlanması gereken hakları çoğaltıp ve erkeğinkiler düzeyine çıkarmak, eşitlik sağlamak amacını güden düşünce akımı
Tarih: 2016-03-02 01:55:58 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Feminizm Ne Demek: Kadın Hareketi..
Yorum Yapx
Feminizm Resimleri
-
3 Feminizm Sunumları
-
5 Dosyayı Göster5 yıl önceFeminizm Nedir Akademik Sunum (Slayt-PPTX)İndir : 72_feminizm+nedir.pptx(Göster / Gizle) Sunum İçeriği: Düz metin (text) olarak..
1. Sayfa
13.04.2006Ege ÜniversitesiKadın Sorunları Araştırma ve Uygulama MerkeziSosyolog Derya Kaylı EKAMstyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
2. Sayfa
Mutlaka rastlamışsınızdır, erkeklerin dünyasında başarılı olabilmek için, büyük ihtimalle yaşamı boyunca mücadele etmiş, sanatçı, bilim kadını, yada başka bir profesyonel meslek sahibi kadın; “Kadınların ezildiğinden, acı çektiğinden bahseder ve “ancak ben feminist değilim” diye bitirir. Beklersiniz, ve niye feminist olmadığını söyledi diye düşünürsünüz?! Acaba, feminizm hakkında hiç kafa yormuş mudur? Feminist yayınlardan en az birini takip etmiş yada okumuş mudur? Eğer bunları yapsaydı neden böylesi bir uyarıda bulundu diye kendinize sorarsınız. Feminizm gerçekten nedir style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
3. Sayfa
Erkek düşmanlığımıdır? Erkeklerle eşit olma yarışı mıdır? Evliliğe karşı olan bir avuç kadın hareketimidir? Huzurlu mutlu yuvalarımızı kıskandıkları için onu yıkmaya çalışan çirkin kadınlar topluluğu mudur?Anne olmak istemeyen, anneliği küçümseyen, evde kalmış, kavgacı, bakımsız kadınlar mıdır? Kadınlarımızı olmayacak dualara Amin dedirtmeye çalışan toplumunun gerçekliklerinden habersiz orta sınıf kadın çılgınlığımıdır?style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
4. Sayfa
Gerçekten Bu kadar kötü müdür feministler? Eğer değillersenedir feminizm???Femin, Fransızca bir kelime, anlamında kadınİzm de bildiğiniz gibi düşüncedir. Düşünce sistemidir. Tıpkı, kapitalizm liberalizm gibi.Feminizm cinsiyetçiliği cinsiyetçi sömürü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir. Tek bir kuramsal temeli olmadığı gibi birçok çeşidi vardır:Aydınlanmacı feminizm, Kültürel feminizm, Var oluşçu feminizm vb gibi. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
5. Sayfa
Feminizm yeni gelişen ihtiyaçlarla sürekli değişir. Hatta dünyanın her yerinde farklı ifade edilir. Feminizmin ne olduğuna dair iki tanımı sizlerle paylaşmak istiyorum 1-Feminizm; Toplumda, çalışma hayatında ve aile içinde kadınlara yönelik baskının ve sömürünün farkında olmak ve bu durumu değiştirmek için bilinçli eylemlerde bulunmak. 2-Feminizm; Kadınların emeğinin, doğurganlığının ve cinselliğinin, toplumsal yaşamın her alanında, ataerkil sistemin denetimine tabi olduğunun farkında olarak mevcut durumu değiştirmek için, kadınların ve erkeklerin bilinçli mücadele etmesidir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
6. Sayfa
Bin yıllardır erkekler erkek egemen sistemin nimetlerinden faydalanmaktadır. Fakat sürülen sefanın da bir bedeli vardır: Erkekler erkek egemen sistemin nimetlerinden vazgeçmemek için gerekirse kadına yönelik şiddet uygulamayı, bastırmayı sömürgeyi kendilerine hak olarak görmektedirler. Fakat hangi erkek , bu kadar aşağıladığı kadından korkmaz. Korksa da düzenin değişmesini istemez. Çünkü yerine gelecek düzen hakkında hiçbiri fikir sahibi değildir. Şunu rahatlıkla söylüyorum biz kadınlar ve erkekler feminizmin ne olduğunu öğrendiğimizde ondan korkmayacağız. Çünkü feminizm hem kadın için hem erkek için ataerkinin köleliğini sona erdirecek. Feminizm kendini gerçekleştirmiş kadın ve erkekler olarak özlenen toplumu yaratabilmemizi mümkün kılacak özgürlük adalet ve hayallerimizi gerçekleştirebileceğimiz herkesin eşit yaratıldığı bir toplumda yaşayabilme imkanı verecektir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
7. Sayfa
Şunu söyleyebiliriz; toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı kabul eden, erkek egemen bir sistemde yaşadığımızın farkında olan ve bunu değiştirmek için eylemde olan herkes feministtir. En güzeli de nedir biliyor musunuz? Feminist olmak için bir örgüte dahil olmanız şart değildir. Bireysel olarak yaşadığı ayrımcılığa karşı hayır deme cesaretini gösteren her kadın feministtir. Örneğin; çalışma mücadelesi veren, örtünmek istemediği için örtünmeyi kabul etmeyen, topluma rağmen kız ve erkek çocuğuna eşit davranmak için çaba gösteren, kadınlığın kaderi olarak bize öğretilmiş çaresizliğe ve acizliğe karşı çıkan her kadın feministtir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
8. Sayfa
* Kadınların vatandaş sayılmadığı * oy hakkı, miras hakkı, mülkiyet, eğitim hakkı, boşanma ve doğum kontrolü hakkının olmadığı feminist hareketinin ilk dönemlerinde kadınlar mağdur bırakılmaktan dolayı duydukları öfkeyi ve kızgınlığı dışa vuramıyorlardı.Fakat zamanla ezilmiş ve sömürülmüş olduklarına inanan ve kaderini değiştirmek isteyen bir çok kadın toplanmaya ve konuşmaya başladılar. Bu toplantılar bir nevi tedavi atmosferi yaratıyordu. Böylece işte ki ve evdeki ataerkiyle mücadele etme gücü kazandılar sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan bu mücadele hareketi birinci dalga feminist hareket olarak ifade edildi. Şu an yasal olarak erkeklerle eşit haklara sahipsek, gerekli hukuki reformlar yapılmışsa, bu dönemde ki feminist mücadele sayesinde olmuştur.Bu gün ise kazandığı hakların bilinciyle feministler artık, sadece yasal reformları değil ev içinde erkek hakimiyetini, toplumda, çalışma hayatında, dinde yapılan yasalara rağmen devam eden ikinciliğini sorguluyor. Kadınlık ve erkeklik durumlarını analiz ediyor.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
9. Sayfa
Feminizm kadınlar için erkeklerle eşit, sosyal ve siyasal hakları savunan bir ideolojidir, bir inanç sistemidir. Ayrıca feminist akademisyenlerin, düşünürlerin ve yazarların, ataerkil bilgi ve ideolojiye karşın oluşturdukları bilgi, düşünce ve kuram bütünüdür. Feminizm anlam üretme sürecidir. Feminizm tek boyutlu toplumsal bir eleştiri değildir. Çok katmanlı değişime açık, siyasi ve etik bir uygulamadır. Feminizm, feminist araştırmalar ile akademisyenlerin toplumsal kurumları, toplumsal ilişkileri kadın bakış açısıyla ele aldıkları çalışmalarla daima desteklenmektedir. Bu çalışmalar, kadınları insanlığın saklı bir parçası olarak kabullenmek yerine, etkin bir özne olarak ortaya çıkarmış ve çıkarmaya devam edecektir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
10. Sayfa
Biz kadınlar kendi deneyimlerimizden şunu biliyoruz; İçinde yaşadığımız toplumun erkek egemen düşünce tarzı bizleri kendisini, erkeklerden daha aşağı gören ataerkinin (babamızın, ağabeyimizin, kocamızın, işverenimizin) gözüne girmek için birbiriyle kıyasıya rekabet eden kıskançlık, korku, husumet besleyerek birbirini hor gören kadınlar olarak sosyalleştirdi. Ne denir, kadın kadının kurdudur. Cinsiyetçi düşünce, bize birbirimizi merhametsizce yargılamayı ve acımasızca cezalandırmayı öğretti. Feminist düşünce ise bize, biz kadınların kendimize karşı duyduğumuz nefreti kafamızdan atmamız konusunda yardımcı oldu. Feminist hareket kadın dostluğunun oluşması için, yani bizim çıkarımızı korumak için oluşturuldu style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
11. Sayfa
Kadınlar için olduğu kadar erkekler içinde feminizm kişisel bir mücadeledir. Örgütlü çalışmalar kadar bireysel eylemlerde kadınların haklarını elde etmenin yolunu açar. Feminizm çok sesli çok odaklı ve çok boyutlu bir harekettir. Hatta bir feministin ilgilendiği konular yaşamının her evresinde farklı olanları kapsayabilir. Bir öğrenci olarak eğitim kurumlarında ki ayrımcılıkla mücadele ederken, çalışan bir kadın olduğunda kadınlar için uygun çalışma koşulları için mücadele edebilir. Çalışan bir anne olduğunda çocuk kitaplarında ki cinsiyetçilikle mücadele edebilir. İşte bu nedenlerle feminizmin, insana kazandırdığı eleştirel bakış hayatın her döneminde farklı mücadelelerde kendini gösterirstyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
12. Sayfa
Peki hep söylediğimiz Patriyorka, Ataerki Nedir? Ataerkil sistem, erkeklerin ailenin tüm bireylerini mülkleri olarak görmeleri temelinde yükselen, ekonomiyi denetim altında tutma ve önemli karar verme yetkisine sahip olduğu bir sistemdir. Bu toplumsal sistem, erkeğin kadından üstün olduğundan hareketle kadınları denetleyen ve erkeğin mülkü, namusu sayan bir düşüncedir. Evdeki otoriteyi kaybetmemek için her türlü davranışı meşru sayan bir sistemdir.( namus cinayetleri, ev içi şiddet) Bu bakış açısına göre, kadınların yaptıkları üretim aile gelirine sadece katkıda bulunmak içindir. Bu nedenle erkekle eşit iş yapsa bile erkekten daha az ücret alması doğaldır. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
13. Sayfa
Ev Kadınından Feminist Olur mu? Feministler ev kadınlığını ya da ev işlerini küçümsemez veya hor görmez. Önemli mücadelelerden biri de ev işinin görünür olması ve bedelinin olmasıdır. Ve şöyle düşünürler; ev işleri yeterli saygınlığa ulaşırsa erkekler, onaylamakla kalmayıp üstlenmeye de çalışılabilir. Gerçekte feministlerin yürüttüğü kampanyalar sayesinde hükümetler kadınları ev işlerine harcadığı ücretsiz emeğin maddi değerini hesapladı Birleşmiş milletler Kalkınma Fonu 1995 İnsani Kalkınma Raporunda kadınların yaptığı ve ücret almadığı işlerin toplam değerinin yılda 11 trilyon dolar olduğu açıkladı. Ev kadını olmaya seçen kişiliklerini ve yeteneklerini bu alanda tümüyle kullanabileceğini düşünen her kadın feminist olabilir. Feminist olmak mutlaka evin dışında çalışmayı gerektirmez eğer bir feminist bağımsızlığını ve kişiliğini koruyabiliyor kazancı olmadığı için, eşi tarafından ezilmiyorsa ve onu tatmin eden gerçekler buysa tam gün ev hanımı olmayı seçebilir. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
14. Sayfa
Feminizm kadınların yapması ya da yapmaması gereken şeylerle ilgili tavsiyelerde bulunmaz. Feministler; kadınların seçimlerini özgürce yapabilecekleri ev kadını olmaya zorlanmayacakları dişil rollere ve düşük ücretli kadın işlerine itilmeyecekleri ve saygı görecekleri bir toplum için mücadele etmektedir. Her kız çocuğunun hayatta yapmak istediklerini gerçekleştirme ve yeteneklerini geliştirme özgürlüğü olmalıdır. Sırf kız doğduğu için oyuncak bebekler kap kaçaklar kollarını bacaklarının özgürce hareketini engelleyen giysiler yegane kıyafet olmamalıdır. Ne zorla evin dört duvarına hapsedilmeli ne kocasının ailesine uyum göstermek adına boyun eğmeye ve itaate zorlanmalıdır. İşte feministlerin kaygıları bu kadar kabul edilebilirdirler. 1995 Pekin Konferansının ana sloganına göre Feminizm dünyaya kadınların gözüyle bakmaktır. Dünyada ki her sorun kadınlarında sorunudur. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
15. Sayfa
Feministler Evlilik Kurumuna Ve Aileye Karşımıdır? Evliliğe ve aileye karşı olan feminist yoktur. Fakat mutsuz, eşitliğin olmadığı, kadının aşağılanıp şiddet gördüğü evliliklere karşı birçok feminist vardır. Bir kadın eşitlik, adalet istemeye başladığında sorun çıkar, acı çekmekten, hakarete uğramaktan bıktığında ve şikayetlerini dile getirdiğinde evde ki huzur bozulur. Dışardan huzurluymuş gibi görünen bu evlerin içinde kişiliği duyguları hayalleri yıkılmış sayısız kadın yaşar. Kadınlar yaşadığı haksızlıklara karşı çıkmadığı sürece huzur sürer. Feministler kadının aşağılanıp, yok sayıldığı, şiddete maruz kaldığı, erkek egemen sistemin değer yargılarıyla çaresizliğin üzerindeki örtüyü kaldırarak, aile ortamını, her iki cinsin de daha mutlu olacağı bir yer haline getirmeye çabalarlar. Bedenimizde ki hastalığı teşhis etti diye doktora düşman diyebilir miyiz?
16. Sayfa
Feministler anneliğe karşı mıdır? Feministlerin anneliğe karşı olduğu inancı, feminizme duyulan tedirginliği açığa vurur. Feministler kadınların çocuk sahibi olmasına karşı değildir. Ancak anne olmak kadının kaderi değildir yada, kadınlık annelikle eş tutulamaz. Annelik öncelikle kadının seçimi olmalıdır, Kadın anne olsun yada olmasın,kız yada oğlan çocuk doğurmuş olsun her durumda toplumdaki statüsü aynı olmalıdır. Ataerkil sitem ve kapitalizm, erkeklere çocuk bakma ve yetiştirme fırsat tanımaz, bu görev kadına aittir. Bunun sonucunda erkekler sert, duyarsız ve sevgisiz insanlar olur çıkarlar. Her birimizin içinde bir erkek ve bir kadın vardır. Her ikisinin de beslenerek geliştirilmesi gerekmektedir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
17. Sayfa
Peki Feministler, ataerkil sistemin yerine anaerkinin geçmesini isterler mi? Böyle bir düşünce feminizm doğasına aykırıdır. Her şey hiyerarşiden ibaret değildir. Sizin toplumsal cinsiyet eşitliğini kabul etmememizden kaynaklanmaktadır. Feministler,kölelik, hiyerarşi, adaletsizlik ve eşitliğin her türüne karşıdırlar ve özgürlük, eşitlik, adalet için mücadele ederler. Ataerkil sistem erkeklere başka, kadınlara başka nitelikler dayattığı için sorunlar ortaya çıkmaktadır. Hükmeden, tahammülsüz, saldırgan erkekler, köle ruhlu, ürkek kendi ruhunu ve bedenini tanımaktan aciz kadınlar yaratmaktadır. Şurası açıktır, bizim gibi her toplumda her kadın içinde feminizmin tohumlarını taşır. Feminist olmak için ne feminist literatürü bilmeniz nede feminist kavramla donanmış olmanız gerekiyor. Gerekli olan kadına karşı ayrımcılığı ve haksızlığı görüp son vermek için cesaretle üzerine gitmek gerekiyorstyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
18. Sayfa
Feminizm Erkek Düşmanlığı mıdır? Feminizm erkek düşmanlığı değildir. Feminizm, ataerkil sitemin şiddetle, hoşgörüsüzlükle, paylaşımsızlıkla tanımlanmış eril özelliklere ve bu özellikleri içselleştiren kadınlara karşıdır. Sistemlerin devamını sağlayan, insanlara tecavüz eden, dayak atan, kadınları kendilerine eş saymayan, kadınları meta gibi gören erkek anlayışına tabi ki karşıdır. Şunu söylemek gerekir. Kadınlar nasıl ki doğuş tan anaç değillerse, erkeklerde doğuştan egemen değillerdir. Bu özellikler toplum tarafından bireylere kazandırılır. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
19. Sayfa
Bu anlattıklarımdan kabul etmediğiniz bir şey var mı? Hangisi insana aykırı düşünceler Öyleyse neden feminizm bir tehdit olarak algılanıyor? Düşünün bir kadının bilinci yükselirse erkek egemen yapıların değer yargılarını çözerse, ezilmeye, sömürülmeye, şiddete bu kadar sessiz kalır mı? Aynı işi düşük ücretle yapmaya gönüllü olur mu? Bu kadar doğal kocam dır yapar der mi? Ayrıca, güzelliği tapınılası bir yere çıkaran, kadınları yalnız bedenden ibaretmiş gibi gösteren kozmetik sanayisi bu kadar iş yapar mı? Ayrıca, gelirinin büyük bir bölümünü savaş aletlerine yatıran bir ülke, savaşa karşı olan her düşünceye baktığı gibi feminizme de tabi ki kuşkuyla bakacaktırstyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
20. Sayfa
Feminizm, diğer ideolojilerin aksine evin içine mahrem alana girmiştir. Oradaki kemikleşmiş ve kadının kaderi olan dengeleri zorlamaktadır. İnançlarımızı değerlerimizi sorgulamaktadır. Eğer doğruluğundan eminseniz ve kendinizi suçlu görmüyorsanız neden siz erkeler sorgulanmaktan ve eleştirilmekten bu kadar korkuyorsunuz? style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
21. Sayfa
İtiraz etmek böyle gelmiş gider dememek elbette ki varolan sistem için istenmeyen bir durumdur. Ve ataerki için bir tehdittir. Feminizm, kadınlığımızı kullanarak, kadınsı numaralarla sömürüye araç olup olmadığımızı, başkalarını sömürüp sömürmediğimizi, ailede ve örgüt içinde buyurgan ve antidemokratik davranışlarda bulunup bulunmadığımızı sorgulamamızı ister. Daha açık söylersek feminizm kendi içimizdeki ataerkil kişiliği erkekliğin, saldırganlığın ve iktidar hırsının kaynağını sorgulamamızı ister. Bakın etrafınıza pek çok kadın erkelerin üstün olduğunu düşünür. Bu nedenle kız çocuklarına ayrımcı davranır onların hareketlerini kısıtlar, seçeneklerini sınırlar ve seslerini ellerinden alırlar. Biz kadınlar için yıllardır inandırıldığımız değerleri sorgulamak yıpratıcı ve zor bir süreçtir. Fakat feminizm bize dayatılan şekliyle değil, farklı ve kendi geliştirdiğimiz yöntemlerle yeniyi tekrar düşünmeyi ve inşa etmeyi öğretir. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
22. Sayfa
Pek çok kadın için feminizm, hayat kurtaran özgürleştirici ve güçlendirici bir deneyimdir. Öncelikle bizleri her şeyi kendi hatamız olduğu duygusundan, eğer dayak yemiş yada tecavüze uğramışsak bunu hak ettiğimiz düşüncesinden kurtardı. Suçluluk duymaktan, yetersizlik hissinden, seçenekleri olmayan, sağır ve dilsiz bir yaşamdan kurtardı. Feminizm bize şunu da öğretti. Bizi kadınsı yada erkeksi yapanın kadınlara ayrı, erkelere ayrı roller biçen, faklı haklar tanıyan, değişik sorumluluklar yükleyenin toplum olduğunu öğretti. Artık ne kurban nede bir nesne değiliz. Hayatta kalmayı başarmayı, kendi kendimize karar verebilmeyi, bir özne olarak, kendi hayatlarımızı kavramayı öğrendik. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
23. Sayfa
Feministler kadınların da insan olduğunu ; kadın haklarının insan hakları olduğunu, dünyaya ilan etti. Artık bizler toplumsal cinsiyet rollerini ve ilişkilerini yeniden tanımlamak ve oluşturmak, alternatif aile yapılarını keşfetmek, daha eşit kadın erkek ilişkileri yaratmak için gerekli güce sahibiz. Feminizmin, bize sunduğu en değerli armağan; sevinçlerimizi ve göz yaşlarımızı paylaşan, söylediklerimizi ve söylemediklerimizi anlayan, durmadan konuşmamıza yada susup oturmamıza, hıçkıra hıçkıra ağlamamıza yada kahkahalarla gülmemize imkan veren, bize öğretilen kadınlar arasında hüküm sürdüğüne inandığımız kıskançlıktan, güvensizlikten, acizlikten sıyrılıp gerçek kadın arkadaşlıkları kurmayı öğrettistyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
24. Sayfa
NEDEN ERKEKLER FEMİNİZMDEN BU KADAR KORKUYOR? Erkeklerin tümü feminizmden korkmuyor, yada feminizme karşı değiller. Fakat önemli bir sayıda erkek, feminizm deyince bir duraksıyor. Çünkü varolan ataerkil sistem onların işine geliyor. Erkek egemenliğini sorgulayan feminizm, erkeklere bir ayna tutarak kendilerini gözden geçirmeye zorluyor. Bu durum erkekler için niçin istenir bir durum olsun. Söyler misiniz kim oturduğu koltuktan inmek ister ki? Feministlerden korkarlar, niçin mi? Feministler, kadın erkek ilişkisinde eşitsizliğin, adaletsizliğin, şiddetin örtüsünü kaldırmışlardır. Feminizm, kurulu düzenin varolan sistemin erkek lehine düzenlenmiş, yasalarına, uygulamalarına, kısacası haksız ayrıcalığı kendinde hak bellemiş erkeklerin bu ayrıcalıkları kaybetmelerine, neden olacak değişiklikler önerdiği için bir kısım erkekler, korkarlar feminizmden.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
25. Sayfa
Erkekler farkında olmasa da, feminizm uzun vadede, erkeklerin de yararınadır. Feministler, ailede eşitsizliğin, egemenliğin ve baskının her şeklini ortadan kaldırıp, daha adil bir toplum inancı taşımaktadır. Bu durumda erkekler ayrıcalıklarının bir kısmını kaybedecekler ama kazanan toplum olacaktır. Örneğin toplumun her bölgesinde, oğlan yada kız çocuğuna eşit eğitim fırsatı verilir ve eşit derece yüreklendirilirse, toplum için de daha fazla yetenek ve yaratıcılık söz konusu olacaktır. Kadınlar sürekli bağımlı olmaya, muhtaç olmaya zorlanmazlarsa, hem ailenin hem ülkenin refahını arttıracaklardır Erkekler ekonomik sorumluluğun yükünü kadınla birlikte taşıyacak, ilgilerini geliştirme fırsatı bulacak ve kadınlar için görülen işlerde çalışabileceklerdir. Şimdi ki ataerkil toplumun dayattığı, zorunluluklardan kurtulup, feminizm sayesinde özgürleşeceklerdir.style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
26. Sayfa
Şunu söylemek lazım feminizm kadınların erkekler gibi olmasından yada değildir. Amacı; dişil ve eril alanda ki faydalı davranış ve düşünce kalıplarını alıp alternatif bir kültür yaratmaktadır. Feminizm önemli bir öğrenme ve kaydetme sürecidir. Feminist kadınlar arasında bile, farklılıklar olmasının nedeni budur. Çünkü öğrenme süreci hepimiz için devam etmektedir ve herkes sürecin farklı bir aşamasında bulunmaktadır. Feminizm heyecan vericidir çünkü daima devam eden, sürekli bir yolculuktur. Bireyler kadar toplumsal yapının da değişimini öngören bir hareket olarak feminizm hepimiz için ömür boyu sürecek bir yolculuktur. style.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_ystyle.visibilityppt_xppt_y
27. Sayfa
Gelin hep beraber bu yolculukta keşfedelim ve öğrenelim...
28. Sayfa
Dinlediğiniz için teşekkür ederimEKAM 13 Nisan 2006
1 Dosyayı Göster5 yıl önceFeminizm Slayt (PPTX)İndir : 85_feminizm.pptx(Göster / Gizle) Sunum İçeriği: Düz metin (text) olarak..
1. Sayfa
FEMİNİZM style.visibilityppt_xppt_xppt_yppt_y
2. Sayfa
Maskülizm Erkek Düşmanlığı Kadınizm/Kadıncılık
3. Sayfa
Feminizm, sosyoloji, politik akım ve etik alanlarından oluşur, temeli ya da temel endişesi daha çok kadın özgürlüğüne dayanmaktadır. Bazı versiyonları geçmiş ve şimdiki toplumsal ilişkilere karşı eleştireldir. Çoğu toplumsal cinsiyet (gender) ve cinselliğe (sexuality) ilişkin toplumsal inşa olduğuna inandıkları unsurları analiz etmeye odaklanmıştır. Yine çoğu feminist cinsiyet eşitsizliği ve kadın hakları, ilgileri ve kadın sorunlarını araştırmaya odaklanmıştır.
4. Sayfa
Feminist teori toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlar ve toplumsal cinsiyet politikaları, iktidar ilişkileri ve cinsellik üzerine odaklaşır. Feminist hareket içinde kadın ve erkeğin eşitliğini savunan gruplar olduğu gibi kadının biyolojik ve duygusal olarak erkeğe üstün ve erkeğin "tamamlanmamış kadın" olduğunu savunan daha radikal gruplar da yer almaktadır
5. Sayfa
Modern anlamda bir felsefe ve bir hareket olarak feminizmin kökeni kadının eğitimi hakkını savunan Lady Mary Wortley Montagu ve Marquis de Condorcet gibi özgür düşünürlerin de içinde yer aldığı Aydınlanma dönemine götürülmektedir. Kadınlar için ilk bilimsel topluluk Hollanda Cumhuriyetinin güneyinde yer alan bir şehir olan Middelburg'de 1785 tarihinde kurulmuştur. İngiliz kadın yazar Mary Wollstonecraft'ın feminist olarak adlandırılabilen A Vindication of the Rights of Woman (Kadın Haklarının Müdafaası) (1792) adlı eseri bu konuda ilk çalışmalardan biridir. Feminizm
6. Sayfa
19.yüzyılda kadınlarda adaletsiz davranıldığına ilişkin inanç arttıkça organize bir hareket haline geldi. Feminist hareketin kökleri ilerlemeci hareket özellikle de 19.yüzyıldaki reform hareketi içinde yer almaktadır. Harekete féminisme adını veren kişi ütopyacı sosyalist Charles Fourier'dir(1837). Fourier, 1808 gibi erken bir tarihte kadın haklarının genişletilmesini tüm tüm toplumsal ilerlemenin genel prensibi olduğunu öne sürmüştür. İlk kadın hakları toplantısı New York, Seneca Falls'da 1848 yılında yapılmıştır. 1869 yılında John Stuart Mill The Subjection of Women (Kadınların Köleleştirilmesi) kitabını yayınlamıştır. Adı geçen kitabında Mill, "bir cinsin diğer bir cinse hakimiyeti yanlış....ve....insanoğlunun gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.." demiştir.Pek çok ülke 20.yüzyılın ilk yıllarında özellikle de I. Dünya Savaşı 'nın son yıllarında kadınlara oy hakkını tanımıştır.
7. Sayfa
Feminist teori içindeki cinsiyet, cinsiyet farklılıkları, cinsellik gibi terimler ve kadıngibi holistik terimler tartışma konusu olmuş hatta bazı feministler feminizmin herkesin kendisini %100 feminist olarak tanımladığı bir ideoloji olmadığını ileri sürmüşlerdir. Bu sebeple feminizmin alt türleri oluşmuştur. İlk dönem feministleri genellikle ilk-dalga feministleri 1960 sonrasındaki feministler ikinci-dalga feministleri olarak isimlendirilmiştir. Bazıları yeni kuşak feministleri üçüncü-dalga feminizmi içinde görmektedir
8. Sayfa
feminizm Feminizmi genel olarak kadın-erkek ayrımcılığına karşı çıkarak, cinsler arasında siyasal, ekonomik ve toplumsal eşitliği savunan görüş olarak tanımlamak mümkündür.
9. Sayfa
Feminizm, kadınlar için erkeklerle eşit ekonomik, sosyal ve politik haklar talep eden, hareket ve öğretidir.
10. Sayfa
Erkeklerin sahip oldukları hakların kadınlara da verilmesini ve kadınların hukuki, siyasi, sosyal ve iktisadi haklara sahip olmasını savunan, onların bu alanlardaki eşitsizliklerden hedef alan hareket”
11. Sayfa
Ayrıca feminizm, erkeklerin kadınlar üzerindeki bir iş bölümüyle sonuçlanan cinsel farklılıklarından kaynaklanmış, tahakküm ve sömürüsünün oldukça uzun bir tarihi olduğunu öne sürerken, cinsel ayrımcılığın son bulmasını ister, fırsat eşitliği talebinde bulunur.
12. Sayfa
İlk olarak Fransız Devriminden sonra Fransa’da ortaya çıkan bu akım, Fransız İhtilal’inde Olympe Gouges’in 1791’de yayınladığı “Kadın Hakları Beyannamesi” ile ortaya atılmış oldu.
13. Sayfa
Feminizme genel ve olumlu bir anlam yükleyenler, onu, bir Uygarlık eleştirisi sosyal bilimlerde yeni bir yöntem, felsefede yeni bir düşünce tarzı, sosyal hayatın örgütlenmesinde alternatif bir model olarak sunmaktadırlar. Caroline Ramazanoğlu (1989) kesin bir tan›m vermeden feminizmin çerçevesini şöyle çizmektedir;1. Tüm versiyonları ile feminizm, kadınları erkeklere tabi kılan cinsler arası mevcut ilişkilerin memnuniyet verici olmadığını ve değiştirilmesi gerektiğini savunur.2. Feminizm, birçok toplumda do¤al, normal ve istenilir olarak kabul edilen şeyleri eleştirmektedir.3. Feminizm, tüm insanlık tarihini ve açıklama biçimlerini sorgulamaya tabi tutmaktadır.4. Feminizm, sadece bir fikirler demeti de¤il, aynı zamanda, toplumun yapısını değiştirip dönüştürmeye aday uygulamalar öneren bir siyasal harekettir.5. Feminist değişim talepleri, çoğunlukla bir toplumsal direnişle karşılaşmaktadır. 6. Feminizm mutlak değişmez bir bilgi zeminine dayanmaktan ziyade,
14. Sayfa
Feminizmin doğuşu Modern anlamda bir felsefe ve bir hareket olarak feminizmin kökeni kadının eğitimi hakkını savunan Lady Mary Wortley Montagu ve Marquis de Condorcet gibi özgür düşünürlerin de içinde yer aldığı Aydınlanma dönemine götürülmektedir. Kadınlar için ilk bilimsel topluluk Hollanda Cumhuriyetinin güneyinde yer alan bir şehir olan Middelburg'de 1785 tarihinde kurulmuştur. İngiliz kadın yazar Mary Wollstonecraft'ın feminist olarak adlandırılabilen A Vindication of the Rights of Woman (Kadın Haklarının Müdafaası) (1792) adlı eseri bu konuda ilk çalışmalardan biridir. Feminizm 19.yüzyılda kadınlarda adaletsiz davranıldığına ilişkin inanç arttıkça organize bir hareket haline geldi. Feminist hareketin kökleri ilerlemeci hareket özellikle de 19.yüzyıldaki reform hareketi içinde yer almaktadır. Harekete féminisme adını veren kişi ütopyacı sosyalist Charles Fourier'dir(1837). Fourier, 1808 gibi erken bir tarihte kadın haklarının genişletilmesini tüm tüm toplumsal ilerlemenin genel prensibi olduğunu öne sürmüştür. İlk kadın hakları toplantısı New York, Seneca Falls'da 1848 yılında yapılmıştır. 1869 yılında John Stuart Mill The Subjection of Women (Kadınların Köleleştirilmesi) kitabını yayınlamıştır. Adı geçen kitabında Mill, "bir cinsin diğer bir cinse hakimiyeti yanlış....ve....insanoğlunun gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.." demiştir.Pek çok ülke 20.yüzyılın ilk yıllarında özellikle de I. Dünya Savaşı 'nın son yıllarında kadınlara oy hakkını tanımıştır.
15. Sayfa
İlk olarak Fransız Devriminden sonra Fransa’da ortaya çıkan bu akım, Fransız İhtilal’inde Olympe Gouges’in 1791’de yayınladığı “Kadın Hakları Beyannamesi” ile ortaya atılmış oldu.
16. Sayfa
İlk dönem feministleri genellikle ilk-dalga feministleri 1960 sonrasındaki feministler ikinci-dalga feministleri olarak isimlendirilmiştir. Bazıları yeni kuşak feministleri üçüncü-dalga feminizmi içinde görmektedir.
17. Sayfa
Ekofeminizm Fransız Feminizmi Radikal Feminizm Liberal Feminizm Lezbiyen Feminizm Marksist Feminizm Sosyalist Feminizm Pop Feminizm İslamcı Feminizm Ruhsal Feminizm Maddi Feminizm Postmodern Feminizm Varoluşçu Feminizm Pro-seks Feminizm(seksüel açıdan liberal feminizm, seks-pozitif feminizm diye de bilinir) Post-Kolonyal Feminizm Amazon Feminizm Kültürel Feminizm Anarko-Feminizm Üçüncü Dalga Feminizm Kadınizm/Kadıncılık (Womanism)
18. Sayfa
Eşitlikçi Formlar: Eşitlikçi Feminizm - Önde gelen feminist liderleri de içeren çoğunluk bunun feminizmin gerçek bir formu olmadığını öne sürmektedir. Bireyci Feminizm - (Libertarian Feminizm olarak da bilinir) Yukarıdakiyle aynıdır. Liberal Feminizm
19. Sayfa
Kadın Merkezli (Gynocentric) Formlar: Kültürel Feminizm Cinsiyet Feminizmi Pop Feminizm Radikal Feminizm Kadın Merkezli (Gynocentric) Formlar: Kültürel Feminizm Cinsiyet Feminizmi Pop Feminizm Radikal Feminizm
20. Sayfa
Baskının Ataerkillikten Kaynaklandığını Kabul Edenler: Anarko-Feminizm Radikal Feminizm Fransız Feminizm Seks Radikal Feminizm
21. Sayfa
Eşitlikçi Eşitlikçi Feminizm - Önde gelen feminist liderleri de içeren çoğunluk bunun feminizmin gerçek bir formu olmadığını öne sürmektedir. Bireyci Feminizm - (Libertarian Feminizm olarak da bilinir) Yukarıdakiyle aynıdır. Liberal Feminizm
22. Sayfa
AyrImcI (Segregationalist):Lezbiyen Feminizm (Lezbiyen Ayrıkçılığı/Lesbian separatism) ) Ayrılıkçı Feminizm/Seperatist Feminizm
23. Sayfa
Afrikan-AmerikanSiyah Feminizm / Black Feminism Kadıncılık/Womanism
24. Sayfa
Batı-Dışı : Üçüncü Dünya Feminizm Sömürge Sonrası Feminizm
25. Sayfa
Kadın Merkezli (Gynocentric) Formlar:Kültürel Feminizm Cinsiyet Feminizmi Pop Feminizm Radikal Feminizm
26. Sayfa
Baskının Ataerkillikten Kaynaklandığını Kabul Edenler: Anarko-Feminizm Radikal Feminizm Fransız Feminizm Seks Radikal Feminizm
27. Sayfa
Baskının Kapitalizmden Kaynaklandığını Kabul Edenler:Marksist Feminizm Sosyalist Feminizm
28. Sayfa
Ayırımcı (Segregationalist):Lezbiyen Feminizm (Lezbiyen Ayrıkçılığı/Lesbian separatism) ) Ayrılıkçı Feminizm/Seperatist Feminizm
29. Sayfa
Afrikan-Amerikan Siyah Feminizm / Black Feminism Kadıncılık/Womanism
30. Sayfa
Batı-Dışı : Üçüncü Dünya Feminizm Sömürge Sonrası Feminizm
31. Sayfa
Liberal feministlerKadınların erkeklerle eşitliği anlayışından yola çıkarak kadınların kimliğine ve beklentileriyle alakalı bir değişikliğe dayanan “cinsiyet rolü” anlayışını benimserler.
32. Sayfa
Radikal feministlercinsiyet sorununu doğrudan bir iktidar tahlili ile ele alırlar. Çünkü onlar açısından cinsler, doğrudan bir iktidar sorunuyla birbirlerine bağlıdırlar. Bunlar cinsiyet ayrımının sona ermesi için cinsiyet farklarının ortadan kaldırıldığı toplumsal bir devrimi lüzumlu görürler. Böyle bir toplumda artık, toplumsal olarak tabiatıyla kadınsılık ve erkeksilik olamayacaktır.
33. Sayfa
Sosyalist feministlersorun toplumun yeniden inşası değil, kapitalizmin yeniden üretilmesidir. Bunlar, kadınların ezilmesini ve tali dereceye indirilmesini kapitalizme yüklerler. Ailenin işlevlerinin kurumlara dağıtıldığı bir toplum tasavvur ederler. Aileden koparılan çocukların yetiştirildiği “çocuk bakım evleri”nin yaygınlaşmasını isterler. Genelde marksizmin aile hakkındaki fikirlerini de benimserler.
34. Sayfa
Kültürel feministlerkadınların erkeklerden farklı olduğu iddiasından hareket ederler.
35. Sayfa
Marksist feministlerkadınların tek başına bir toplumsal sınıf oluşturup oluşturmadığı sorunu üzerinde dururlar. Marksizm aileyi, kapitalist ilişkilerini sürdüren bir kurum olarak görür. Engels’e göre “aile içinde erkek burjuvadır ve karısı proleterya/işçiyi temsil eder.” Bunlar aileyi “ev kadınlarının ezilme alanı” olarak görürler ve ailenin kaldırılmasını müdafaa ederler.
36. Sayfa
Feminizmin Etkisi Sivil Haklar Üzerindeki EtkisiFeminizmin oy hakkı, daha eşit ücret, boşanma hakkı, çocukları babalarından uzak tutma hakkı, güvenli kürtaj elde etme hakkı, kadınların kendilerini tecavüzle suçladıkları erkeklerden uzak tutma hakkı, herhangi bir üniversiteye kabul edilme hakkı gibi hakların yürürlüğü koyulmasında büyük etkisi olmuştur.
37. Sayfa
DALGALAR 1. dalga feminizm Hukuki ve siyasi haklar Medeni Kanun Talepleri ve Siyasal Haklar2. dalga feminizm Kadınlık rollerini sorgulayan ve toplumsal alana kayan bir akımdır Cinsellik ve Doğurganlığın birbirinden ayrıştırılma mücadelesi Simone de Beavoir, “kadınların kurtuluşu karınlarından başlayacak3. dalga feminizm Kadın Kimliği ve diğer unsurlar (etnik köken, cinsel yönelim v.b.
38. Sayfa
Dalgalar kadın ve erkek arasında mutlak eşitliği öneren ideoloji, tarihsel olarak üç dalga ile açıklanır. Bu üç dalga, kronolojik olarak gerçekleşmiştir. Ancak bu üç dalga aynı zamanda pratik ve ideolojik farklılıklar gösterir. Özellikle 2. ve 3. dalga feministler, eylemlilikleri, kamuoyuna müdahaleleri ve fikirsel farklılıklarıyla feminist hareket içinde bir ayrılık gösterir.
39. Sayfa
.CEDAW Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi ya da CEDAW Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women), Birleşmiş Milletler sözleşmesi
Feminizm Videoları
-
6
5 yıl önceFeminizmin fıtratında kadın erkek eşitliği vardır. Feminizm erkek düşmanlığı değildir. Geçmişten günümüze toplumda kadın ve erkek arasındaki toplumsal eşitsizliğin giderek artması, feminizmin amacını kadının toplumdaki yerinin iyileştirilmesi ve cinsiyetler arası gerçek bir eşitlik olarak belirlemiştir.
4 Feminizm Soru & Cevap
Feminizm Ek Bilgileri
-
4 7 yıl önceFeminizm Nedir?
Toplumda kadının kısıtlı olduğuna inanılan ve yararlanması gereken hakları çoğaltıp ve erkeğinkiler düzeyine çıkarmak, eşitlik sağlamak amacını güden düşünce akımı1 5 yıl önceFeminizm nedir?
Feminizm, en basit tanımıyla cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkan ve kadınların haklarının korunmasını hedefleyen bir dünya görüşüdür. Kadınların ve erkeklerin doğal olarak eşit haklara sahip olması gerektiğini öngörür.
Temeli kadın özgürlüğü olması koşuluyla feminizm, birçok alt dalı da bulunan ve güncel olarak da gelişen bir kavramdır. Bütün cinsiyet rollerine ve ataerkilliğe karşı çıkan radikal feminizm, doğaya hükmetme hevesini kadınlığa hükmetmek ile bağdaştıran ekofeminizm, ve anarşist dünya görüşünü temel alan anarko-feminizm gibi çok çeşitli alt dalları vardır.
Feminizm ne değildir?
Zannedildiği gibi ‘erkek düşmanlığı’, ‘lezbiyenlik’ ve ‘anarşist’ olmak değildir. Elbette erkeklere (aslında, erkekliğe) düşman olan, lezbiyen veya anarşist olan feministler de vardır ama feminizmin anlamı bu basit, kimilerine göre aşağılayıcı tanımlardan biraz daha fazladır.
Feminizm kadınların daha üstün olduğunu empoze etmeye çalışmaz. Sadece erkeğin daha üstün olduğunu varsayan sisteme karşı çıkar.
Feministlerin derdi ne?
Tarihin belli bir noktasında, kadınlar “ikinci tür” olarak görülmeye başlandı ve sosyal olarak, erkeklerden daha avantajsız duruma düşürüldüler. Feminist teori, toplumda oluşan bu cinsiyet eşitsizliğini anlamak ve anlatmak ister.
Sırf küçükken pembe eşyaları olmadığı için, ‘kız gibi’ davranmaması gerektiği söylendiği için büyüyünce kadınları aşağılayan erkekliği sorgular. Basitçe kadına ve erkeğe verilmiş rolleri ifade eden toplumsal cinsiyet kavramını tartışır ve şu soruları sık sık sorar: kadınlık ne demek? Erkeklik ne demek? Hepimiz belirli bir cinsiyette doğuyoruz fakat bu cinsiyetlerle ilgili rolleri kim belirliyor?
Feminizm nereden çıktı?
İlk kez 18. yüzyılda Mary Wolstonecraft, “Artık kadınların yaşam şekillerinde bir devrim gerçekleştirilmesinin zamanı geldi. Kadınlara yitirdikleri onurlarını yeniden vermek ve insan soyunun bir parçası olarak dünyanın dönüştürülmesine katkıda bulunmalarını sağlamak için geç bile kalındı. Kadın ve erkek arasında, cinsel arzulama dışında hiçbir fark kalmayıncaya kadar mücadele!” diyerek kadın hareketi adına ilk hamleyi yapmış sayılır.
20. yüzyılın başlarında, tüm dünyada kadınların oy kullanabilmesi ile ilgili tartışmalar sürüyordu. Özellikle Amerika’da ırkçılık karşıtı hareket yükselişteyken, kadınlar kendilerine karşı ayrımcılık yapılmaması için de seslerini çıkarır oldu. Oy kullanma, eşit iş ve maaş imkanları, cinsel denetim (doğum kontrolü ve kürtaj özgürlüğü) gibi konularda tartışmalar devam etti. “2. Dalga Feminizm” olarak bilinen akım, özellikle 40’lı ve 50’li yıllarda Simone de Beavuoir’ın öncülük etmesiyle kadın bedeni üzerinde kurulan erkek egemenliğine karşı bir duruş sergiledi. Toplumsal cinsiyet kavramı da bu dönemde ortaya çıktı. Amerika’da ve Avrupa’da süren mücadeleler sonucu, doğum kontrolü yasallaştı.
90’lı yıllara gelindiğinde ise 3. dalga feminizm ile yeni görüşler ortaya atıldı ve feminizm, kadınların sahip oldukları farklılıkları da göz önüne almaya başladı. Çünkü tek bir kadın tipinden söz edilemezdi, farklı ırk, inanç ve cinsel tercihlere sahip olan farklı kadınların da hakları ve tercihleri saygı görmeliydi.
Feminizm ne işe yarar?
Siz o zamanları hatırlamayabilirsiniz (!) ama bu dünyada kadınların çalışmasına kötü gözle bakıldığı, evde ev işleriyle meşgul olup çocuk doğurmaktan başka bir misyonu olamayacağının düşünüldüğü zamanlar oldu…
Tecavüze uğrayan kadınların ‘kurban’dan ziyade ‘suçlu’ sayıldığı yerler vardı dünya üzerinde.
İş hayatında kadınlara eşit imkan sağlamayı bırakın, iş dünyasında var olmalarına bile müsaade yoktu. Çok daha eski zamanlarda kadınların doktor, bilim adamı, avukat vs. olamayacağına dair olan yaygın görüşü de hatırlatalım…
Ya da daha dürüst olalım ve dünyanın hala kadınlar için harika bir yer olmadığını hatırlayalım. Günümüzde hala fırsat eşitsizliği ve durmaksızın devam eden şiddet vakalarına rağmen bugün kadınlar biraz olsun sesini çıkarabiliyorsa, bu feminizm sayesindedir.
Kadınların iş, siyaset, bilim gibi alanlarda var olmasını sağlayan her devrim, feminist kadınların önderliğinde gerçekleşmiştir.
“En modern” ülke sandığımız Amerika’da bile, kadınlar oy verebilme hakkını 1920’de elde edebilmiştir. Türkiye’de ise kadınlar, seçme ve seçilme hakkını ancak 1934 yılında elde edebildi.
Türkiye’de feminizmin başarısı hikayesine verilebilecek en iyi örneklerden biri ise şudur:
1990 yılında, kadınlar kocalarından izinli olarak çalışabiliyordu. İzmir’de şarkıcı olarak çalışan bir kadının kocası, çalışma iznini geri aldı ve kadın, boşanma davası açtı. Mahkeme, kocadan izin almayı gerektiren kanunun Anayasa’ya aykırı olduğunu öne sürerek davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı ve İstanbul’da da Ağustos 1990’da, aktivist kadınlar tarafından bir imza kampanyası başlatıldı.
Toplam beş bin bildiri dağıtıldı ve 2500 imza toplandı. Dilekçe Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi ve 29 Kasım 1990’da, kadınların kocalarının izniyle çalışabilmesini öngören 159. madde, Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi. Dava iki yıl sürdü.
Feministler neden bu kadar öfkeli?
Çünkü dünyada 4 kadından biri, eşinden ya da aile içindeki erkeklerden şiddet görüyor.
Çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her üç kadından biri hayatlarında en az bir kez dayağa ve cinsel tacize maruz kalıyor.
Ülkemizde yapılan araştırmalar da hiç iç açıcı olmayan istatistikler ortaya koyuyor. Uğradığı şiddeti ifade edemeyen ve istatistiklere dahil olamayan kadınları da düşündüğümüzde, dünyada iki tane bulunan insan cinsinden birinin, sürekli olarak diğeri tarafından ezildiğini, şiddet gördüğünü ve öldürüldüğünü görüyoruz.
Çünkü her gün, sadece kadın olduğu için onlarca insan öldürülüyor veya aynı sebepten, insanca yaşayamıyor.
Eğer siz de bir feministseniz, öfkeli olmak için bu kısa rehberde anlatılamayacak kadar çok sebebimiz olduğunu zaten biliyorsunuzdur.
Erkekler feminist olabilir mi?
Kadınların analık-ev bakımı ve erkeklere hizmet döngüsünün dışında da var olduğunu bilen, kadın ve insan haklarına saygı duyan, politik ve ideolojik olarak eşitliğe inanan herkes feminist olabilir. Feministlerin eylemlerde bazen erkeklerle birlikte yürümek istemediğini duymuş olabilirsiniz. Kadınların 'kadın başına' gücünü göstermesi için çoğu feminist, en azından eylemlerde kadınların ön planda olması gerektiğine inanır. Ama beyler yine de destekleyici sözleriyle ve gündelik hayatlarında biraz olsun feminist farkındalıkla büyük kadın hareketine katkıda bulunabilirler elbette. Pro-feminizm adı altında, bulunuyorlar da zaten.
Feministlere ne ‘dememeliyiz’?
Feminizm, gelmiş geçmiş en bahtsız ideolojilerden biri olmalı. Çünkü kadınlar “eziliyoruz ve sesimizi çıkarıyoruz!” dediğinde bile onlarla dalga geçen, onları çeşitli aşağılamalarla yaftalayan bir toplum yapısı ile karşı karşıyayız. “Kadınım, özgürüm, feministim” diyen bir kadına “feminizm kocayı bulana kadarmış ehe ehe” esprisini yaptığınızda komik olmuyorsunuz. Zira karşınızdaki kadın, kocası tarafından ezilen, şiddet gören, özgürlüğü kısıtlanan her kadının acısını da içinde taşıyarak felsefi görüşünü beyan etmiştir ve biraz akıllı biriyseniz, böyle ciddi bir yarası olan birine saygısızlık etmemeniz gerektiğini bilirsiniz.
Sende Bilgi Ekle
Bu yazının geliştirilmesine yardımcı ol.
-